Kadirii tarikatı

 

 
Abdülkâdir Geylanî'nin tasavvuf anlayışı, şeriate ve dinin zahirî hükümlerine titizlikle bağlı kalma esasına dayanır. O, her an Kur'an ve hadislere uygun hareket etmeyi şart koşar. Ona göre bir zahidin hayatında görülebilecek derunî haller dini ölçülerin dışına taşmamalıdır. 

Müridlerine hep tabi olun bidat yoluna sapmayın; itaat edin, muhalefet etmeyin, sabredin; sızlanmayın, günahtan temizlenin, kirlenmeyin, zikir halkasına toplanın ve Mevla'nızın kapısından ayrılmayın" şeklinde tavsiyelerde bulunurdu.

O diğer İslâm mutasavvıfları gibi dünya ve ahiret nimetlerini, kul ile Allah arasında bir perde sayar ve mutasavvıfın bu nimetleri değil, fakat Allah'ın Zatını hedef sayması lazım geldiğini söylerdi.

Tarikatının şeriate uygun olduğu İbn Teymiye gibi bir münekkid tarafından bile kabul edilmiştir. Nevevî, Suyuti ve İbn Hacer gibi âlimler de onu bu konularda takdir edenlerdendir. 

İbn Arabî tarafından da "kutub" ve "insan-ı kâmil" olarak tavsif edilmiştir.

Müridleri onu "Sultanü'l-evliya" sayarlar ve ismine "Müşâhidullah", "Emrullah", "Fadlullah", "Emanullah", "Nurullah", "Kutbullah", "Seyfullah", "Fermanullah", "Burhanullah", "Ayetullah", "Gavsullah" veya "Gavs-ı Âzâm" sıfatlarını eklerler.

Hülasa tasavvuf anlayışı itibariyle Gazzali'nin geliştirmiş olduğu Sünnî tasavvufun onun tarafından devam ettirildiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Müessesevî bir karaktere malik bir ocak olarak ortaya çıkan ilk tarikat genel kabule göre Abdülkâdir Geylânî tarafından kurulan Kadirîliktir. 

Kendisinden sonra gelenlerce, başta İslâm Dünyasında ve diğer ülkelerde yaygınlığı itibariyle ilk üç tarikattan biri olan kâdiriyye de zikir usulü olarak cehri(aleni ve sesli) zikir esas kabul edilmiştir. Silsilesi Hz. Ali vasıtasıyla Peygamberimize ulaşmaktadır. 

Tarikatın beş esası vardır: Himmeti yüce olmak, haramdan sakınmak, hizmeti güzel yapmak, azimetten ayrılmamak, ruhsatı bırakmak ve nimete saygılı olmak.

Geylânî'nin yetiştirdiği yüzlerce halife ve binlerce talebesi İslam'ı geniş coğrafyaya yaydılar. Tarikatı İspanya'ya ve Gırnata'nın düşüşü üzerine de Fas'tan başlayarak bütün Afrika'ya yaydılar. Hindistan ve Çin'de İslâm'ın yayılmasında yoğun çaba harcadılar.

Kadirilik tarikatı Anadolu'ya Eşrefoğlu Rumî, İstanbul'a ise İsmail Rumî tarafından girmiştir. Bu zatların her ikisi de pir-i sani diye anılmışlardır.

İslâm dünyasında en fazla yayılma şansına sahip olan bu tarikat bugün hala canlı bir tasavvufi hayatın öncülüğünü yapmakta ve yoğun bir faaliyet göstermektedir.