VESİLE

Elhamdulillâhi Rabbil âlemin Vessalâtü vesselâmü alâ Rasûlinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve eshâbihi ecmeîn.
Bismillâhirrâhmânirrahîm

V E S İ L E:

“ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَابْتَغُواْ إِلَيهِ الْوَسِيلَةَ “

“Ey îmân edenler! Allâh’tan korkun ve O’na yaklaşmak için vesîle (sebep) arayın ve O’nun yolunda mücadele veriniz ki, kurtuluşa eresiniz.” (Maide Sûresi-35)buyurulmaktadır.
Bu ayeti kerime de inanan bir kulun, Allah’ın rızasının yolunu öğrenip kazanabilmesi için vesile aramasının gerekliliği ifade edilmektedir. Bu vesile, dinimizi bize doğru öğretecek alim ve takva ehl-i alimlerdir. Böyle bir kimse, ilmi ile amel eden bir rehber öğretmen veya mürşid-i kâmil ve mükemmil bir zatta olabilir.
Vesile ile Hıristiyanlıktaki ruhbanlığı birbirine karıştıranlar kasıtlı ve art niyetli kimselerdir. Zira, ruhbanlıkta bir kimse papaz olmadan ne Allah’a ibadet edebilir, ne de Allah’tan günahlarının affını isteyebilir. İslam tasavvufunda ise, kul ile Allah arasına kimse giremez ancak kul, bir başka kulun hidayetine ve ıslahına vesile olmaktadır. Dua ettiğinde ise, salih kulları vesile edebilir. Bunu Peygamber efendimiz de yapmıştır.

ALLAH’I NE KADAR TANIRSA KUL O KADAR İTAAT EDER,
ALLAH’A İTAAT EDENDE HER TÜR GAM VE KEDER BİTER.
İNSANDAKİ DÜNYEVİ GAM VE KEDERİN ÇOKLUĞU
ALLAH’A İTAATSİZLİĞİN NETİCESİDİR BUNCA KEDER